Art On İstanbul, Erman Özbaşaran’ın “Umut Olasılığı” isimli ilk kişisel sergisini duyurmaktan mutluluk duyar. Sergide, sanatçının insan oğlunun yaratılışından gelen döngüye benzer biçimde üretme ve yok etme üzerine olan arzusunun hissedildiği, bu süreçten kaynaklanan karmaşa ve birikimin tasvir edildiği eserleri bir araya gelerek insanın şeylerle; yani doğa, tarih ve kültür ile ilişkisini sorgulamaya çalışır.
Sergide, sanatçının sigara kâğıtları üzerine tek tek mürekkep ile yaptığı desenler ve renklendirmelerin tuval üzerine yapıştırılmasıyla oluşan çalışmaları ile kâğıt üzerine farklı tekniklerle oluşturduğu diğer çalışmaları yer alıyor. “Umut Olasılığı”, 6 Mayıs - 10 Haziran tarihleri arasında Art On İstanbul’un Tepebaşı Hanifi Binası’ndaki mekânında izlenebilir.
Erman Özbaşaran çalışmalarında, minyatürün parçaları olarak lekeleri, çizgileri, kenarda bırakılmış; belki de hurdalaşmış nesneleri, yıkılmış ve kaybolmaya yüz tutmuş eski tarihi yapıları, mimari detayları, belirsiz cisimleri ve şekilleri kullanıyor. İşlerinde fon olarak bir plan etkisi yaratarak, ‘yok olmaya’ mahkum dokular inşa etmeye çalışıyor. Bu aynı zamanda deformasyona da yol açıyor. Kurşun rengi baskınlaşıyor ve sanatçı sabırla katmanları işliyor. Noktacıklar, damlamalar ve lekeler karşımıza çıkıyor; bunlar hep eserin içindeki unsurları bozmayı amaçlayan uygulamalar.
Birbiri ardına detaylıca dizilmiş ve yerleştirilmiş yığınla sigara kâğıdı kullanıyor. Sigara kâğıdını söylem olarak değil, bir malzeme olarak değerlendiriyor. Karamsar bir ruh halinde üretildiği belli olan koyu renkler kullanıyor; fakat tuvalin üzerinde binlerce sigara kâğıdı onun elinde bütünlüklü bir yapıya dönüşüyor.
Resimlerinde detaylıca işlenen katmanlar çürüme ve bozulmaya işaret etse de sanatçı, izleyiciye umut etmeye devam etmemizi öneriyor. Çünkü Özbaşaran, sergisinde kendine ait “sembolik” bir savaş alanı yaratıyor. Adeta bir çatışma alanının ardındaki yıkımı gözler önüne seriyor. Resimlerini minyatür gibi kurgulamaya çalışıyor. Sergilenen işlerdeki noktaların ve perspektifi bozuk yapıların aslında, bombaların ve kurşunların ardından kalan arazilerdeki izler olduğunu görüyoruz.
İnsanoğlu, doğanın bir parçası olarak hayatını keşfederek ve manipüle ederek geçirir. Özbaşaran’ın eserlerinde, insan oğlunun yaratılışından gelen döngüye benzer bir şekilde üretmek ve yok etmek için sonsuz bir arzu hissedilmektedir. Bu süreçten kaynaklanan karmaşayı ve birikimi tasvir ediyor.